"Duramadım Yazdım"

Hilal Eroğlu'nun kaleminden...

"Duramadım söylendim ,bir gün bir arkadaşım ‘peygamberimiz de cehennemde yanacakmış hem de topuklarından ,ama az ,çok az ..!’ Öyle mi ?(neyse ki çok azmış!!!)sorusuyla beraber beynimde bilmem kaç kalibrelik kurşun yemiş gibi sarsıldığım esnada duramadım söylendim .Ne bu şimdi mafya dizisi filan mı çeviriyoruz diyerek.Yoksa bunu Polat Alemdar ın o muhlis ,o dini bütün tasavvuf ehli ,ağzı dualı başı secdeli, dilleri bol menkıbeli çok muhterem babası mı uydurdu, ey benim güzel arkadaşım ,oğlu Türkiye de kesilmedik kafa bırakmazken ?.Diyecektim  ki,boşuna günahını almışım adamın, meğer abisinin şeyhi söylemiş miş.Tabi şeyhi söyleyince  ağabeyinin, sen ne söylersen söyle söylenmeden öte bir milim yol gidemezsin,mıhlanır  kalırsın olduğun yerde .

Duramadım söylendim ,yine bir gün başka bir arkadaşım rüyasında bilmem hangi yatırda yatan yüce zatı gördüğünü ,galiba kendisini ziyarete çağırdığını yarın hele bi yanına gideceğini söyleyince …Söylenmekten öte gidip, kendimi de kaybedip takılmış plak gibi dönüp dönüp başa…Yeter!! diye bir cevap geldi nihayet.Ama sadece beni susturmak için olduğunu adım gibi biliyordum,tıpkı onun gitmesinde ,adaklar adamasında ,dilekler dilemesinde ,derdini yanmasında ,mumları da yakmasında hiçbir sakınca görmediğini , adından da iyi  bildiği gibi.

Duramadım söylendim bir komşum kapı kapı dolaşıp kızının üniversite sınavı için 4444 salatı tefriciyeden kaç adet alabileceğimi sorduğunda. Allah ın matematikle ne işi olur ? diye sorduğumda da o bana söylenmişti gerçi ,kafasını bir sağa bir sola sallayıp’ tövbe estağfirullah ‘diye mırıldanırken insaflı komşum dinden çıkmayayım diye dua ediyordu muhtemelen.Yada beni affetsin diye yüce Yaradan…

Duramadım söylendim yine, bu defa sanal alemde bir paylaşımın altına yazıp durdum bişeyler bişeyler, ama aşağı yukarı aynı şeyler…

Mübareklerimiz ,ulularımız önderlerimiz hayatta ya da ölü eğer  çok ,hatta çok tan da fazla ise ve biz onların güdümünden kurtulamıyorsak ,vermişsek beynimizi kiraya ,akledip düşünemiyorsak, kitabımızın onlarca defa söylediği gibi …bir değer üretemeyiz…Filan filan .      

Söylenmeye ne kadar da elverişli bir mevzuu değil mi ?İnsanoğlu var oldu olalı hep aynı şeyi yapmış durmuş aslında .Kendince kolay olanı seçmiş , kurnazlık edip kısa yoldan rahata ermenin yollarını keşfetmiş.Allaha inanmak noktasında pek sıkıntı çekmese de yaşamaya ve anlamaya gelince iş hep kendinden daha akıllı ,daha yetkili ya da daha torpilli olduğuna inandığı kişi kurum ve kuruluşları araya sokmayı, ‘aklını akıllıca kullanmaktan ‘bilmiş.Oturup adam gibi dersine çalışacağına sınıfın en çalışkan öğrencisinin yanında sınava girme kurnazlığına kafası çalışan öğrenciler gibiyiz vesselam .Halbuki öğreten herkese aynı emeği sarf etmiştir aslında ,ders ise ders ,ödev ise ödev,akıl ise aynı, ,KİTAP ise yine öyle.

Duramayıp yazasım geliyor sayfalarca, bu en yaralı olduğumuz mevzuda.İşi ehlinin elinden almamak adına yada kendimi çık da ehil görmediğimden mütevellit bu konularda ayetler ya da hadisler sıralamak yerine ,kendimce günlük yaşamda kesitlerle bişeyler karalıyorum ya da söyleniyorum.

Ama yeri gelmişken kafalara kazınası şu ayeti de zikretmeden geçersem boşuna söylenmiş gibi hissetmem içten bile değil.

‘Halis din Allah ındır .O’ ndan başka dostlar edinenler,biz onlara bizi Allah yaklaştırsınlar diye tapıyoruz dediler.Muhakkak ki Allah aralarında ihtilaf ettikleri şey hakkında hüküm verir.Muhakkak ki Allah yalanlayan ve inkar edenleri hidayete erdirmez .’(zümer süresi 3)

   Allahım aramızda ihtilaf ettiğimiz konular hep aynı hala aynı.

   Biliyoruz her şeyi,bilgiyle yüklü belleklerimiz ama hidayete eremiyoruz ,çünkü .

   HİDAYET ANLAMAKLA ,BİLGİ İSE BİLMEKLE ilgili

Ve aslında her şeyin  özeti KİTABIN özeti, bilmemiz gereken bir bilgi daha ve anlamamız gereken elbette .

Hamd (övme ve övülme )alemlerin Rabbi olan Allah a mahsustur.

O Rahman ve Rahim dir ,ceza gününün sahibidir .

Allah ım ancak sana kulluk eder ,ancak senden yardım dileriz.

Bizi doğru yola ilet .

Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yoluna ,

Gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil.

Diyerek her daim söylediğimiz ,söylettiğimiz ölüye ya da diriye ,dilimizde pelesenk Fatiha süresi sustursun bizi artık ,sustursun da defalarca okuyup  okuyup yüzümüzü sürdüğümüz secdeler kirlenmesin.

Yine de biz duramayıp söyleyelim ,duramayıp söylenelim ,duramayıp yazalım hatta .Dedim ya !

SECDELERİMİZ KİRLENMESİN!"

Hilal Eroğlu