Mısır' daki idam kararı kınandı

Malatya Alperen Ocakları Mısır'da 529 kişinin idam kararını protesto etmek için yeni cami avlusunda miting yaptı.

Mısır' daki idam kararı kınandı
18 Nisan 2014 - 15:21

Malatya Alperen Ocakları Mısır'da 529 kişinin idam kararını protesto etmek için yeni cami avlusunda miting yaptı.

 
Mısır'da 529 darbe karşıtı hakkında alınan idam kararını protesto etmek için, Malatya Alperen Ocakları tarafından yeni cami avlusunda miting düzenlendi. Malatya Alperen Ocakları İl Başkanı Süleyman Solmazgül şunları kaydetti:

"Eğer insanlığı, kalplerinin hala yaşıyor ya da ölmüş olması zaviyesinden ikiye ayıracak olursak, Kuzey Afrika planında bir noktaya parmaklarımızı basarak tüm arza karşı iki çığlık koparmak istiyoruz. İlk çığlığımız bir çağrıdır ve kalpleri hala yaşıyor olanlaradır. Bir diğer çığlığımız da, alenen bir tehtitdir ve kalpleri taşlaşmış firavunlar içindir!
Arz kamuoyunun malumat haznesine düşmüştür ki;Çağdaş dünya diktatörleri, 24 Mart’da, Mısır’da, kendi tapındığını bir vakit sonra ayaklayan ahmak putperestler gibi, kendi kıymet değerlerini çiğneyen bir karara imza attılar. Mısır’ı, çağdaş firavunlar vasıtasıyla sömüren Batılı emperyalistler, bir an için uyanır gibi olan İslam kıyamlarını “demokrasi” palavralarıyla perdelemek istemiş, sözümona “demokrasi güneşinin” aydınlattığı bir kesitte de Muhammed Mursi, Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olmuştu. Ama firavunların ehram yükseltme rejimlerinde mola, kırbaçların ancak birkaç tur ıslıklarına ara vermeleri miktarıncadır. İştahasına kota konmuş salyalı kurtların tahammülleri ancak bir öğünlüktür!
 
Siyonizm fitnesinin kalplerini cesaretlendirdiği, Suudi’nin kirli sermayesiyle ceplerini doldurduğu ve Batılı emperyalistlerin de sessiz kalışlarıyla azimlerini kuvvetlendirdikleri firavun dölü cuntacı askerler, 3 Temmuz 2013 günü, Mısır’ın kınalı koyunlarına kıyan salyalı kurtlar halinde darbe yapmışlar, darbeye direnen yüzlerce müslümanı da, “kanlı Çarşamba” olarak bilinen 14 ağustos günü, bütün dünyanın gözleri önünde alçakça şehit etmişlerdir!

5oo’den hayli fazla mazlum müslümanı şehit eden yerli işgal kuvvetleri, kendilerinden alınası 500’den fazla kısas hakkımızı hala hafızalarımızda saklıyorken, işte şimdi de 500’den fazla kardeşimizi, evvela şehit ettikleri müslümanların ölümlerine sebep oldukları gerekçesiyle idama çarptırmışlardır! Yani tecavüzcüsünden kurtulmak için tırnaklarını kullanan bir kadına, tecavüz edilmiş olması bir yana, bir de tırnaklarını kullanmış olduğu için ceza verilmesi, en adi namussuzlukları bile gölgede bırakacak bir zulüm karanlığıdır. Ve bu karanlık, göz göre göre insanlığın aydınlık gönüllerini karartmakta ve çaresizlikle sarmalanmış bir öfkenin, uykusuz gecelerde yastıklarımızı tırnaklattıran, duvarlarımızı tekmelettiren, kapılarımızı yumruklattıran delaletiyle bizi, modern dünyanın püften lezzetlerine inat şehadete heveslendirmektedir" dedi
 
Solmazgül şöyle devam etti.

"İlk çığlığımız bir çağrıdır dedik, kalpleri hala yaşıyor olan insanlaraEy parça parça savruluşların kucağında birlikten düşmüş zayıflık! Topyekun bir görünüş alametiyle savurukluk timsali İslam dünyası!Eğer fert fert avare kaldırımlar taşlarına yönlerdirdiğin tükürüğünü, bir an için kendine gelip de kafirlerin, zalimlerin, modern çağ Firavunlarının, muasır medeniyet Nemrutlarının ve demokrat makyajlı diktatörlerin başlarına yönlendirebilseydin, arzı ve asrı kirleten suratları baskınıyla yok edecek seller tesis edebilirdin! Ve yine fert fert, gündelik yaşantında türlü varlığa sebepsiz püskürttüğün öfkeni, mecmua kuponları gibi iman haznende biriktirerek, varlıkları öfkemizi hak etmiş çağdaş emperyelistlerin şatolarına doğru 9’luk depremler halinde alttan döşeyebilseydin, dünyamıza haysiyetini iade eden kutlu sarsıntılarla da adaleti tesis edebilirdin!Ama ne içten dışa fert fert, ne de dıştan içe toplu halde serdedilen herhangi bir dövünme, yaralarımıza çalınacak ilahi melhemlerden bir iz ve nişan taşımaktadır!
Ey Yemen’den Doğu türkistan’a kadar, Viyana’dan Somali’ye kadar, içlerinde Çeçenistan’ın, Irak’ın, Filistin’in, Suriye’nin, Lübnan’ın, Afganistan’ın, Keşmir’in, Eritre’nin, Moro’nun acısını da taşıyan gam halkası, hüzün ülkeleri, kan panayırları, içlerinde bedenlerimizden ehramların yükseltildiği zulüm coğrafyaları! Ayakları ve dizlerinde namaz nasırları bulunduğu halde, başlarında Batılıların külahları takılı emsal ülkeler! Halkıyla pırıl müslüman, yönetimleriyle gürül gürül kafir olan İslam memleketleri!Nihayetinde başının kopmasına neden olacak olsa da, başına zorla geçirilmiş serpuşları, foterleri, kardinal külahlarını çıkarıp atmak boynunun değil, 14 asırlık bir vekaletin tahakkümüyle topyekun tarihinin borcudur! Suudi Arabistan’da kral Abdullah bir serpuştur, Suriye’de diktatör Beşar Esad bir foterdir, Mısır’da Sisi bir kardinal külahıdır!
 
Kainat Efendisi’nin (sav), kainatın varlık sebebi halindeki mübarek başlarını saran ak sarıklarını hatırla ve kuşa döndürülmüş halini kuşlara yem olmak pahasına düzelt! Allah ve Resulü’nün aşkı kuvvetin, 14 asırlık bir maziden seni gözleyen ecdadın şahidin olsun!İkinci çığlığımız aleni bir tehtittir dedik:529 başın peşin ödenmiş kefaleti halinde, çığlık çığlık tehtit ediyoruz seni ey çağdaş Firavun Sisi!Biz Elazığ’ız, Trabzon’uz, Ankara’yız, Samsun’uz, Adana’yız, Diyarbakır’ız, Bursa’yız, İstanbul’uz! Biz, Osmanlı’nın, öz bakiyesi halinde ruh kumaşıyla büzüldüğü, ama büzüldüğü yerde de mukaddesatlarına bağlılıkları katmerlenmiş Anadolu’yuz! Biz, öz yurdunda sıkıştırılmış, idam sehpalarına çıkartılmış, zindanlara doluşturulmuş, 27 Mayıs’ları, 71 Muhtıralarını, 12 Eylül darbelerini yaşamış bir neslin evlatlarıyız!Ey kahpe Sisi! Seni hakikat mizanıyla ölçtük, tarttık, biçtik ve adını, kokuşmuş çöplüklerimizde bitlenmiş köpeklerimize verdik, imtina ettiler, kabul etmek istemediler!Ey kadim firavunların kuyruk sokumu, necaset peltesi çağdaş Firavun! Eğer işgalcisi olduğun coğrafyada, Amr bin As Hazretlerinden ilham alarak sana haddini bildirecek tek bir yiğit Mısırlı çıkmazsa, bil ve kurulduğun tahtında rahat olma ki, ismimiz ister Ahmet, ister Hüseyin, ister Abdullah olsun, babamızdan hatıra isimlerimizi “Halid el- İslambuli” diye değiştirir, Mısır yollarına düşer ve sana, kendi askerlerinin başına bomba yağdırdıkları ve 72 asil kurşunla kendi askerlerinin canını aldıkları Enver Sedat’ı hatırlatırız!
 
Vallahi!

Kimimiz Ahmet’iz, kimimiz Mehmet!
Kimimiz avukatız, kimimiz öğretmen!
Kendi saçlarını öz elleriyle çeken bir cinnetle!
Mısır’ı İslam kılan Ashap ordusundan aldığımız himmetle!
Elazığ’ı Anadolu’ya, Ankara’yı Çeçenistan’a, Trabzon’u Doğu Türkistan’a, Gaziantep’i Keşmir’e, İstanbul’u Filistin’e emanet eder, bir fetihte tabiat şartları zorlaşınca cübbesini çorapları içine koyarak ilerleyen dedemiz Hazreti Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri gibi yollara düşer, kadim Firavun’un kibirle bakarak “İşte şu nehir benim altımdan akar!” dediği Nil Nehri’nin kabaran öfkesinde seni boğarız çağdaş Firavun! Vallahi!

Kolpayla hakikatı ancak, kalpten serdedilmiş cümleler ayırırmış! En cılız kolpadan bile Allah’a sığınıcı bir hakikattır tehtidimiz… Onu Mısır’a kadar ulaştıracak olan da haber ajanslarıdır…Canımız Allah’a, ilhamını imanımızdan alan tehtidimiz de basın mensuplarına emanettir!
 
Hak getire!"
 
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum