ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Allah Tarafından Korunan ve Tahrif Edilemeyen Tek Kaynak Kur'an'dır-I

04 Mart 2019 - 12:37 - Güncelleme: 04 Mart 2019 - 12:39

Allah Tarafından Korunan ve Tahrif Edilemeyen Tek Kaynak Kur'an'dır-I

İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; sana bunları hak olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar, Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler? (Câsiye 45; 6)

Kur'an, indirildiği andan itibaren sadece dönemine değil tüm zamanlara hitap eden ve tüm insanlığa yol gösteren kitaptır. Evrenseldir ve her kime ulaşmışsa muhatabı da odur.

“Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık...” (Enam 6; 38) ayetiyle dikkat çekildiği gibi Kur’an noksansızdır ve insanlara gereken her konuyu açıklar.

Rabbimiz, Kur’an’dan eşi benzeri olmayan, eksiksiz, doğruyu yanlıştan ayıran bir nur olarak bahseder. Onun ipine sarıldığımızda bizleri en doğruya ulaştıracağı bilgisini verir. Allah, “her konudan nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız” buyurur ve Kur’an ayetlerini yine bizzat Kendi verdiği örneklerle açıklar.

(Kur’an,) Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış bir Kitap'tır. (Hud 11; 1)

Bizler, Allah’ın ahirette sorgulanacağımızı haber verdiği Kur’an’da bildirdikleri ile sorumluyuz. Kur’an’da bildirilmeyen bir konu Müslümanların sorumluluğunda değildir. Allah insanları sadece Kur'an ile haber verdiği emir ve yasaklardan sorumlu tutar.

Sorumlu olduğumuz ve sorgulanacağımız kitabımız Kur’an, Peygamberimiz(as)’a levhalar, tabletler ya da yazılı sayfalar halinde verilmedi. Peygamberimiz aldığı vahyi, vahiy kâtiplerine yazdırdı. Yazıya geçirilmesi Allah’ın isteğinin bir sonucuydu.

Hadislere gelince; Kur’an’da Peygamberimizin sözlerinin yazılmasının Allah tarafından istendiğine dair bir ayet yoktur. Kur’an, Allah’ın koruması altındadır. Allah bize Kur’an’ın korunacağı bilgisini verir ancak hadislerle ilgili böyle bir bilgi yoktur.

Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz. (Hicr 15; 9)

Peygamberimiz (as) Kur’an’ın en mükemmel uygulayıcısıdır. Tüm hayatı boyunca Kur’an’a uygun olarak yaşamıştır ve bizler için en mükemmel örnektir. Tüm uygulamaları, Kur’an’la mutabık sözleri ve müjdeleri bizim için son derece değerlidir.

Ancak hadis kitaplarına sonradan eklenmiş, Peygamberimiz (as)’ın sözleri ve uygulamalarıyla hiç ilgisi olmayan bir kısım açıklamalar bulunduğu da bir gerçektir. Bu sözlerin sahih hadislerden ayırt edici özelliği, Kur’an ile çelişiyor olmasıdır. Kur’an ile örtüşmeyen sözlerin, “Ey insanlar, ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah'a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran'ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılmadım. Kuran'ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım. (İbni Hişam, Siret 4) buyuran Peygamberimiz (as)’a ait olması mümkün değildir.

Rivayet zinciri ile günümüze gelen birçok hadis, hem Kur’an’la hem bilimsel gerçeklerle hem mantık ilkeleriyle ve hem de diğer hadis rivayetleriyle çelişir. Bütün bu rivayetlerin doğru olduğunu ispatlamak elbette mümkün değildir. Aralarında uydurulmuş olanlar vardır.  

Bir hadisin gerçekten Peygamberimiz(as)’ın sözü veya uygulaması olup olmadığını bilmek için Kur’an’a bakmamız gerekir. Eğer bir hadis, Kur’an ile mutabıksa, doğru kabul ederiz. Eğer söz konusu hadis, Kur’an ile çelişiyorsa, bu konuda artık tereddüt yoktur; doğru kabul edilemez.

Bugün bir kısım İslam toplumları için sorun, Kur’an’ı adeta terk edip yerine ‘mevzu hadisler’i yol gösterici edinmeleridir. Yani, Hz. Muhammed(as) tarafından söylenmediği halde kimi cehaletle ve kimi kasıtlı olarak onun hadisiymiş gibi anlatılan sözleri. Peygamberimiz(as)'dan aktarılan ve Kur’an'ın ruhunu yansıtan muhteşem hadislerin arasına karışmış uydurma hadisler, bir kısım Müslüman topluluklarda Kur’an’ın yerini alan ve yeni ve sahte bir din gelişmesine temel sebep oluşturan ana kaynaklardır.

Bu sistemin uygulamaları yüzünden kendilerince İslam’a ve Kuran’a eleştiriler yöneltmeye çalışanlar, “Müslüman” kimliğindeki pek çok kişinin gerçek İslam ve Kur’an ile neredeyse hiçbir bağlarının olmadığını göremeyip yanılıyorlar.

Her dönem peygamberlerin tebliğ ettiği hak dine ilk karşı çıkanlar devrin sözde âlimleri, kendilerini din adına hüküm koyucu görenler ve toplumda yerleşik din dışı gelenek ve örflerin devamından çıkar sağlayanlar olmuştur. Peygamberimiz(asm) Kur’an’ı tebliğ ettiğinde de karşısına en çok engel çıkaranlar dönemin müşrikleri yani bağnazları idi. Allah’ın dininin kolaylığını, insanların üzerinden ağır zincirleri kaldırmasını, insanları yanlış kurallar ve örfler içinde boğulmaktan kurtarmasını, düşünüp araştırmayı emretmesini, merhameti, hoşgörüyü, sevgiyi, anlayışı hâkim kılmasını, tüm insanların eşit olmasını, kadına değer vermesini bir türlü kabullenemediler. Taassup sistemlerinin sarsılmaması için, Peygamberimiz(as)’a hâşâ Kur’an’ı değiştirmesi için baskı bile yaptılar. İşte ayetler;

Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman seni dost edineceklerdi. Eğer biz seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, onlara az bir şey (de olsa) eğilim gösterecektin. Bu durumda, biz sana, hayatında kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın. (İsra 17; 73-75)

De ki: "Ben, sizin Allah'tan başka tapmakta olduklarınıza tapmaktan nehyedildim." De ki: "ben sizin hevalarınıza uymam; yoksa bu durumda ben şaşırıp sapmış ve doğru yolu bulmamışlardan olurum." (En’am 6; 56)

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus 10; 15)

Birbirinden farklı, hatta biri diğeriyle çelişen binlerce hadisin varlığı ve sahihliği, bazı hadis âlimleri arasında da muhalefete sebepti. Hadis âlimleri ve mezheplerin sahih saydığı hadisler arasında sayısız ayrılık varken, hadislerin asla reddedilemez olduğunu iddia edenler de ortaya çıkmıştır. Bu kişiler öncülüğünde, örneğin Buhari ve Müslim'deki tek bir hadisi bile inkâr edenin kâfir olacağı safsataları yayılmıştır. Daha da ileri giderek, hadislerin Kur’an ayetlerinin hükmünü kaldıracağını dahi iddia edenler çıkmıştır.

Haftaya devam edeceğim inşa’Allah.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum