ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Cihad Lâzım…

07 Mart 2017 - 19:50

Bütün gücünü kullanma ve mücadele anlamına gelen cihad, Allah'ın dinini yayma mücadelesidir, tebliğdir. İnananların cihadı kendi nefisleri ve yeryüzündeki kötülüklerledir.  Nefsindeki ve çevresindeki kötülüklerle mücadele eden mümin, kendisinde ve diğer insanlarda sevgi, saygı, şefkat, merhamet, barış, güven ve adalet gibi değerlerin hâkim olmasına vesile olur.

İnsanlara Kur’an ahlakını anlatmak, Kur’an’la öğüt vermek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak; tümü birer çağrıdır ve en güzel sözlerdir. "Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyen" (Fussilet Suresi, 33) insanlar, Allah’a çağrıda bulunan samimi iman sahipleridir.

Kur’an, inanan insanların inanmayanlara ve zulmedenlere karşı sergilemeleri gereken tavrı, “İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir… (Fussilet Suresi, 34-35) ayetiyle haber verir.

İnsanları yanlış olandan sakındırmak, doğruları anlatmak, toplumdaki sapkın görüşlerle fikir mücadelesi yapmak, özellikle yaşadığımız dönemde her Müslüman'ın önemli sorumluluğudur. Bozgunculuk çıkaran, huzur ve düzeni bozan, barışı engelleyen fitnenin yeryüzünden kaldırılması gereklidir. Ancak bu topla tüfekle, kanla değil, fikir mücadelesiyle olacaktır. Çünkü asıl hedef fitnenin beynidir!

Cihad, “Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver.” (Furkan, 52) ayeti gereği Kur’an’la olur. Kur’an, gerçekleri insanlara tebliği emreder, tehdit ve şiddetten men eder. Baskı ve zorlama İslam’da yoktur. Kaldı ki zorlayarak ne Allah inancı, ne sevgi ne de saygı olur. Bir insan zorlanırsa onuru ve şerefi kırılır. İslam'da ise imanî onur esastır. Zorlama olduğunda, şirkten arınmış gerçek bir tevhid inancı için gereken samimiyet ortadan kalkar.

Yüce Allah insanların arasını düzeltmeyi ve iyiliği emreder. Kur’an’da, “…Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir. (Rad Suresi, 25)  ayetiyle anarşi, terör, şiddet içeren her türlü bozgunculuk yasaklanır. Rabbimiz tüm bozguncuları lanetler ve onları bekleyen sonsuz azabı haber verir.

Kur’an'a göre, haksız yere saldırı ve masum insanları öldürmek çok büyük bir suçtur. Cinayet işleyeni bile affetmemizin bizim için daha hayırlı olacağını haber verir Kur'an. Suçsuz insanları havaya uçurup eylem yapan ve “Allah için yaptım” diyen kişinin, içinde Allah korkusu taşımadığı açıktır. Buna kahramanlık denemez; vicdan sahibi her insan bu davranışı şiddetle lanetler.

Allah barışı ve uzlaşmayı emreder; bozgunculuğu yasaklar. Dini kanla özdeşleştiren kimseler, Kur’an’ın nurundan yararlanamayan ve kendi karanlık gözlüklerinden bakanlardır. Barış, bu kişilerin nefsine ağır gelir. Gerçekte zevkli olan barıştır ancak onlar düşmanlıktan, savaştan ve kan dökmekten zevk alırlar. “Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.” (Maide Suresi, 64)

Allah, Kur'an ahlâkını kansız hakim edecektir. İnsanı en etkileyen silah tehdit, saldırı, yaralamak ve kan mıdır, yoksa sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşmak mıdır?.. Kuşkusuz en büyük silah sevgidir. İman, akıl ve ilim, sevgi ile birleştiğinde dünyanın en büyük gücü oluşur.

İnsanlara nefretle yaklaşmak çok anlamsızdır; Kur'an ahlakında nefret ve kin yoktur. Bazı cahil kişilerin, farklı dinden hatta farklı mezhepten olanlara karşı nefretle ve gözü dönmüş bir üslupla yaklaşmaları çok çirkin bir davranıştır. Bu dehşet verici üslup sebebiyle tüm Müslümanların bu yapıda olduğu zannedilmiş, İslama karşı dalga dalga bir nefret yayılmıştır. Bu cahil ve bağnaz kesim yüzünden Müslümanlara karşı önyargı oluşmuştur.  Bu kişilere sormak gerekir;  Allah bizim neden kin duymamızı, nefret etmemizi istesin? Cennette kin ve nefret var mıdır?

Müslüman, kindar olmamalı, nefretten arınmalıdır. Adil olmalıdır; bütün insanlara aynı gözle bakmamalı; zulmedeni suçsuz insanlardan ayırt etmelidir.  Aralarında zulmedenler olduğu bahanesiyle bütün bir toplumdan intikam almaktan söz edilebilir mi? Bu, orman kanununa tabi, ilkel ve cahil kabile toplumlarında olur. Zalimlerin özelliği olan bu davranış,  Müslümana asla yakışmaz.

İslam barış ve esenlik dinidir. Allah, insanları seçip beğendiği dine; barışa ve esenliğe davet eder. Bu aydınlık ve dosdoğru yolu seçenler, Allah'ın ‘iyiliği emredip kötülükten sakındırma’ yükümlülüğünü gerektiği şekilde yerine getirdiklerinde, pek çok insan Kur’an'a yönelecek ve Allah'ın hoşnutluğunu hedef edinen bir yaşam sürmeye başlayacaktır. Deccalin beyni tam anlamıyla yok edildiğinde karmaşa, yokluk, yoksulluk, huzursuzluk, güvensizlik, adaletsizlik gibi sorunlar bitecek, dünya barış ve sevgi dolu bir mekâna dönüşecektir.

Merhamet nefsi zorlar; merhamet etmek çaba ister, emek ister. Özellikle Deccal’in zulmünün en azgınlaştığı bu dönemde nefsin bencil arzularına kapılmamak lâzım. Kalbi karartan kin ve nefretten sıyrılmak, kötülüğü iyilikle uzaklaştırmak lâzım. Samimi iman ediyorsak, Kur’an’ın emrine uymak, sabrı birbirine tavsiye edenlerden, merhameti birbirine tavsiye edenlerden olmak lâzım… Peygamberimiz (asm)’ın aydınlattığı yolda güzel ahlâk göstererek örnek olmak, insanları hikmetle ve güzel öğütle kalpleri imana ısındıran Kur’an ahlâkına davet etmek lâzım… Sevgiyle, şefkatle, akılla, bilimle, Kur’an’ın hakikatleriyle, dostluk ruhuyla, kurtarıcı ve kazanıcı ruhla hareket etmek lâzım… Cihad etmek lâzım.

Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler… (Bakara Suresi, 218)

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum