ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Şeytan Fakirlikle Korkutur

12 Nisan 2020 - 17:25

Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin hayâsızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 268)

Para konuları insanların büyük kesimini en çok meşgul eden, onları en çok endişelendiren konuların başında gelir. Paralarının yetip yetmeyeceği, ya da biteceği konusu hem günlük yaşamlarındaki hem de geleceğe yönelik en önemli korkularından biridir. 

Oysa lütfu bol olan Allah, yarattığı canlılara kendi Katından sürekli nimet lütfeder. Yaptıklarına karşılık kullarına daha fazlasını verme kudretine sahiptir; çünkü O egemenliğinde sınırsızdır; lütfunda bir eksiklik söz konusu olmaz. Rahman, Rahim ve rızkın sahibi olan Allah’ın şanına yakışan budur.

İnsanın en büyük düşmanı şeytan ise insana vesveseyi en çok da fakirlik kavramı üzerinden verir, insanları yaşamları boyunca gelecek endişesi içinde yaşatmaya çalışır. Böylece insan her şeyin Allah'ın kontrolünde olduğundan ve Allah kendisi hakkında bir iyilik dilediğinde kimsenin buna engel olamayacağından gaflette, adeta bir korku tünelinde yaşar.

Taşıdığı dünyevi hırs nedeniyle kısıtlı imkânlara sahip olmak istemez bu kişi. Bu nedenle imkânı olsa bile parasını harcamaktan kaçınır, ihtiyacı olanlara vermez, insanlara yardım etmez. Bu kişilerden, parası çok olan da az olan da aynı korkuyu duyar. Oysa, “Hiç şüphesiz, rızık veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tır. (Zariyat Suresi, 58) 

Allah'a tam anlamıyla güvense insan, hiçbir zorluk yaşamaz. Ancak “Rızkı Allah'ın Katında arayın, O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Siz O'na döndürüleceksiniz." (Ankebut Suresi, 17) ayetindeki buyruğu göz ardı edip Allah’a güven ve teslimiyeti yaşamadığında, böyle bir kolaylıktan mahrum kalır.

Şeytanın fakirlikle korkutması, cimriliği emretmesi insanın infakta bulunmamasına sebep olur. Verilen herhangi bir ‘şey’ azalabildiğinden, insan, şeytanın bu aldatmacasına kolaylıkla aldanabilir. Ancak Allah ‘Zülcelal-i Ve’l İkram’dır; büyüklük ve ikram sahibidir; dilediği kişiye kat kat artırır. 

Sahip olduğu maddi serveti kendi kazandığını düşünen ve Allah’ın kudretini hakkıyla takdir edemeyen kişi, Kuran’daki bir sırdan da habersizdir. Yüce Allah nimetlere şükredip, ihtiyacı olana veren kuluna malını artacağını vadeder.

Allah, onlarca ayetiyle rızkına kefil olduğuna hatta hesaba katmadığı bir yönden rızıklandıracağına dikkatini çektiği halde insanın şeytana kulak vermesi acayip. İnsanlardaki endişelerin, gelecek korkusunun nedeni,  Allah'a karşı duyulan güvendeki eksiklik, tevekkülsüzlüktür. Dünyevî hırs hiçbir şeye yararı sağlamaz, tevekkül etmek ise Kur’an ahlakına en uygun davranıştır.

Tevekkül, gerçekten de samimi iman eden ve imanî zafiyet yaşayan insan arasındaki en büyük farklardan biridir. Müminin tevekkülle kavradığı sır,  her maddenin, her canlının, her varlığın Allah'ın kontrolü altında olduğu ve O'nun izni ve bilgisi dışında hiçbir şeyin gerçekleşemediği sırrıdır. "O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur" (Hud Suresi, 56) ya da "Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar" (Rum Suresi, 26) ayetleriyle haber verildiği gibi, ancak samimi inananların kavrayabilecekleri bir sır…

Oysa Allah’a güvenip-dayanmak, tevekkül etmek bereket getirir, rahatlık getirir. Ağaçlar mesela bir nevi tevekkül ederler; Allah onlara oldukları yerde yiyeceklerini verir. Kurt gibi, tilki gibi tevekkülsüz dağ-bayır dolaşmak insana yakışmaz, Allah’a tam teslim olup rızkının Allah’tan olduğunu bilerek bu korkuyu, bu paniği, bu tedirginliği insan içinden tamamen atmalı.

… (Onlara demiştik ki:) "Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var)." (Sebe Suresi, 15)

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum