İBRAHİM GÖÇMEN

İBRAHİM GÖÇMEN

[email protected]

DİNCİ, GERİCİ, YİYİCİ ( LER )

14 Ağustos 2017 - 15:58

Son zamanlarda AKP iktidarında güç ve destek alan almaya çalışan sadece iş kovalamak köşeyi dönmek adına yerelde Malatya da genel de de Türkiye de adı sanı bilinen bilinmeyen onlarca yüzlerce hatta binlerce dinci gerici yiyici tarikat, cemaat, vakıflar mantar gibi türedi türemeye de devam ediyor. Bu iş artık bir sektör haline geldi.

Malatya da da son zamanlarda ismi çok bariz olarak ortaya çıkan “ Malatyalılar gurubu “ ya da “ meşale “ derneği adı altında toplanan insanların var olduğudur.

Bu derneğin yapılanmasını da iddiaya göre AKP büyük şehir belediyesi, Yeşilyurt belediyesi ve bazı milletvekillerince de maddi manevi olarak desteklendiği şeklinde haberler yazılmaya çizilmeye başladı ve devam ediyor.

Biz Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan vatandaşlar olarak tarikat cemaat gibi sonradan uydurma dinimizle hiç ilgi ve alakası olmayan dinci gerici yiyici yapılarla yapılanmalarla ilgimiz olmaz olamaz

Bizim kutsallarımız  inançsal olarak Allah’ım ız dır Milli heyecanımız  bayrağımızdır

Bu iki değer bizim dini inanç ve milli kutsallarımız kutsal değerlerimizdir.Allah; dini değerimiz cümle âlemi yaratanımız.Bayrak milli değerimiz kurtuluş mücadelesinde dedelerimiz atalarımızın kanı ile kazanılan vatanımızın simgesidir. 94 – 95 yıldır bu topraklarda dalgalanmaktadır daha binlerce yılda dalgalanmaya devam edecektir.Türkiye Cumhuriyet devletinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kimseler  ve hangi inançta hangi etnisite de olursa olsun vatan topraklarının olduğu cadde sokak bağ bahçe bir yerde mevlit ya da başka bir şekilde kuran okunuyor sa ve duyarsa anında susar ve dinler.

Bir de bayrağımızın göklere çıkmasına en çok sebep olan milli marşımızın okunduğu zaman da yine herkes ayağa kalkar ve saygı gösterir.Kısaca Bu iki kutsal ve önemli değer Türkiye’nin harcıdır çimentosudur birleştiricisi bütünleştiricisidir.Hangi güç ne yaparsa yapsın hangi şerefsiz oyunlar oynanırsa oynansın Her ikisi de bizim için kutsallarımızdır. Kutsallarımız olarak kâinata kadar kalacaklardır kalacaklardır.

Ancak son zamanlarda bu kutsallarımızın arkasına sığınarak her türlü film ve fırıldağı çeviren hokkabaz cambazlar türemiş türemeye de devam ediyorlar.Ludwig Feuerbach  diyor ki “ Ahlakın dine bağlı olduğu ve adaletin ulu bir yetkeye bağımlı hale getirildiği yerde; En ahlaksız, en adaletsiz, en kepaze şeyler meşrulaştırılabilir ve yerleştirilebilir.”

Bir arkadaşım önce Arapçasını sonrada Türkçe olarak bir yazı yazmış bakın ne diyor;Kul fanidir… Yol …Mukaddes..Bir …. Gün…. Verilecek… Son… Nefes… ne makam… kalıcı nede heves….Sol ve sosyalizmin babası LENİN bakın ne diyor “ Çok iyi biliyoruz ki din adamları, toprak sahipleri ve burjuvazi, sömürücüler olarak kendi çıkarlarını geliştirmek için tanrının adına sığınmışlardır “Elin adamı Ludwig Feuerbach bakın ne diyor “ Ahlakın dine bağlı olduğu ve adaletin ulu bir yetkeye bağımlı hale getirildiği yerde; En ahlaksız, en adaletsiz, en kepaze şeyler meşrulaştırılabilir ve yerleştirilebilir.Ancak örneğin Cumhuriyet gazetesi davasında yargılanan yiğit ve cesur gazeteci Ahmet Şık ifadesinin bir yerinde  “ bayrağın arkasına sığınacak kadar suçlu değilim Allahın adına sığınacak kadar günahkâr değilim “ diyerek aslında Türkiye de ki Allah ile bayrak realitesini ve bu kutsal değerleri kullanarak insanların aldatıldığını aldatılmasını açık bir dille ifade ediyor.

Din iman diyerek her türlü naneyi yiyen 8 – 9 yaşlarında ki kız erkek demeden taciz tecavüz dâhil her türlü pisliği şerefsizliği yapanlar halkın malını alın terini soyan soyduran dinci zatı muhteremlerde sıkıştıklarında maske olarak Allah ımızı adına sığınarak o ufacık beyni ile kulları olduğu kadar Allahı da aldattığını dolayısıyla kullandığını sanarak kendilerini müdafaa ederler savunmaya çalışırlar kısaca Allah ile aldattığını sanırlar ama aslında kendileri aldanırlarBu iki gerçekten yola çıktığımızda Gerçekten yaşadığın sürece geriye dönüp baktığımızda kimler gelmiş kimler gitmiş. Ne zenginler ne fakirler ne gençler ne yaşlılar..Ne makam mevki sahipleri ne işçi amele gelmiş gitmiş

Neticede hepsi toprağa teslim edilmiş ondan sonrası  inancımıza göre Allaha kalmış..Bu Dünya da merhum Yaşar Nuri Öztürk hocamızın dediği birçok gerici yiyici ve bölücünün yaptığı gibi gideceği ve vereceği hesabı düşünmeden kurnaz geçinen zavallıların durumunu ve gidişatlarını çok sade bir dille “ Allah ile aldatanlar “ eserinde kitaplaştırmıştı.Evet, bu gün ülkemizde sayıları da bir hayli fazla olan bazı meczuplar et kafalılar “ ALLAH ın adını kullanarak bazıları da Mustafa Kemalin adını bayrağımızı bu çirkinliklere çirkefliklere alet ederek alavere dalavere yapıyorlar.Özellikle AKP iktidarında her geçen gün daha da çoğalan din tüccarları topluma fitne ve zehir saçan bir toplum topluluklar olarak üretiliyor ki sorma gitsin.Son zamanlarda ki tarikat vakıf adı altında bir araya gelen Allah adına iş yaptığını söyleyen ancak yaptıklarını incelediğinde tamamen sapkınlık ve para kazanmakta olduğunu açık açık görüyoruz.Türkiye de yüzlerce belki de binlerce cemaat ve dinci vakıf var.

İşlerini inançlarını sadece Allah için yapan ve Allaha saygısızlık yapmadan Allah ile aldatmadan inancı gereği ibadet yapan dindar dinin gereklerini yerine getiren, ibadet eden, mütedeyyin insanları gerçekten inançlı Müslümanları inanları tenzih ederek diyorum ki; 

Bir şekilde dini maskeleyerek Allah’ı aldattığını sanarak işin ticaretine dalan önce müşahit sonra mücahit sonra da müteahhit olanların büyük çoğunluğunun içinde bulunduğu topluluklar cemaat tarikat ya da vakıfları içeren mekânlarda özellikle dini mekânlarda özellikle son 3 – 5 senedir takip ettiyseniz bütün pislikler şerefsizlikler bademleşmeler tacizler tecavüzler hep buralarda ortalara saçıldı serpildi. Hatta ve hatta inancımıza göre kutsal mekân olan camilerde bile görevli imam ya da başkaları her türlü melaneti onların anlatımıyla bademleşmeler yaptıklarını bu bademleşmeler sonunda yakayı ele verenlerin bazılarının yüksek cezalar aldığı artık Türkiye de bir gerçek.

Bütün bu olup bitenler göbekten aşağı çalışmalar her ne hikmetse biri duruyor diğeri başlıyor o biri duruyor başka yerde ortaya çıkıyor. İşin garibi bu pisliklere bu fiilivata cinayetlerine diğer mütedeyyin saf ve temiz topluluklarda ses çıkarmıyor karşı çıkmıyor bunları lanetlemesi gerekirken lanetlemiyorlar bu da ayrıca garip bir durum.

Olan o masum genç fakir fukara sözüm ona kuran öğretmek için Müslümanlık öğretmek için çağrılan çocuklara ve küçük kızlara oldu oluyor. Onlar şu anda nasıl bir psikolojik ortam da yaşıyorlar bilmiyoruz.Merhametin, vicdanın, sevginin, ahlakın, adaletin, hukukun, özgürlüğün, bilginin ve bilimin olmadığı yerde din insanlar için baş belasıdır."

İnsanlık ve ilim bilim çizgisinden gidilmezse akıl ve bilimi ret eder, cehalet bataklığından çıkamaz, inanç ve siyaset putlarından kurtulamayız.İslam’ın ahlak değerlerinden ziyade ibadet değerleri baz alınmış.

Kur’an ve İslam: namaz, oruç, başörtüsü, umre dörtlüsüne indirgenmiş:

Namazını kılıyor musun,?

Orucunu tutuyor musun, ?

İslamiyet’te ibadet sadece kılınan namaz tutulan oruç verilen tabii veriliyorsa zekât. Vs … vs değildir. İslamiyet’te ibadet İnsanlığa Dünyanın en iyi şekilde şekillenmesine barışın sağlanmasına katkı sunmaktır. Tüm halkların tüm inançların kardeşliğini sağlamaktır.

Başını örtüyor musun,? Umreye gittin mi? değerlendirmesindedir günümüz İslam’ı!
Hâlbuki esas itibarı ile Eline, beline, diline sahip olabiliyor musun, gıyap yaptın mı; kul hakkı yedin mi? adam öldürdün mü? Soydun mu soydurdun mu? İnsan haklarına saygılı oldun mu? Vs ..vs …

Bunların hiç birisi gündem de yok hiç kimse kimseye bunun öncelikle bilinmesi lazım demiyor

Durum böyle olunca şu gün itibarı ile İslami yet te gelinen nokta
Namaz kılan bir hırsız,
Oruç tutan bir sapık ve tecavüzcü,
Haç ve Umreye giden bir yalancı, kaçakçı
Kurban kesen bir tefeci, zalim,
Şahadet getiren, Allah -ü ekber diyerek kelle kesen birçok terörist ve cani……

Gibiler ve din tüccarları İslami kirleterek sözüm ona Allah’ı kandırdıklarını sanıp Müslüman’ım diyerekten ortalarda dolaşmaktadırlar.Hâlbuki gerçek İslam;  insanlara aklı kullanmayı, ahlakı, sevgiyi, bilgiyi, bilimi, özgürlüğü ve insanlık için güzel olan her şeyi emrediyor.Gönlüm isterdi ki, Dünya da en sayılır din olan İslam’ı savunanların küçük bir bölümü yapıyor olsa da diğer bazıları tahkiye yapmadan gerçekleri anlatarak dinci, gerici, yiyici olacaklarına,

 Bu gün yeryüzünde ülkemiz de başta olmak üzere cereyan eden var olan her türlü anti demokratik uygulamalara eşitsizlik, sömürü, adaletsizlik, güçlü ve egemenin oldubittileri karşısında hakkın sesi olsun, her türlü ayırımcılığa karşı çıksın demokrasiden ve insan haklarından yana olsun.Bizlere hepimizin Âdem’in çocukları kardeşler olduğumuzu, insan olarak eşit ve değerli olduğumuzu, insanca bir hayatın hepimizin temel hakkı olduğunu hatırlatsın.

Ama öyle olmadı ve olmuyor.

Olup bitene eleştirel baktığımızda bunu açıkça görüyoruz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum