ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Kâinat Merhametle Başlar

16 Ağustos 2021 - 13:35

Ey af ve mağfireti her zaman en güzel mertebede tecellî eden Erhamürrâhimîn!

Kur'an ayetlerini içeren sureler gibi kâinat ayetleri de "Rahman Rahim olan Allah'ın Adıyla", “Bismillâhirrahmanirrahim" ile başlar. Besmele, tüm âlemin ve Kur’anî hakikatlerin kilitlerini açan anahtardır. 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın merhameti, görünen ve görünmeyen her şeyde tecelli eder. Allah'ın rahmeti her şeyi kuşatır, sınırsızdır, ezelidir, ebedidir. Kâinattaki yaratılış mucizelerinden bedenimizdeki detaylara, hava, su ve tohuma, çiçeklere, böceklere kadar her yerde Allah'ın rahmetini görebiliriz. 

30 m² bir oda düşünün şimdi; oturuyorsunuz. Oda mevsimine göre alttan soğutma ya da ısıtmalı. Sürekli hava sirkülasyonu sağlayan, ortamı temizleyen bir alet var ve sizin nefes almanıza en uygun şekilde çalışıyor. Oturduğunuz yerde hava ısınıyor, soğuyor, yağmur yağıyor, kar yağıyor ve hepsi sizin için konfor olacak şekilde. Sürekli yiyecekler veriliyor size; elinizi uzatıp meyve yiyorsunuz mesela. Bu ne kadar şaşırtıcı bir yaşam olurdu düşünün... Dünya hayatı da böyle aslında. Altta size bir elmanın kabuğuna oranı kadar yakın mağma, yukarıda her an tehlike oluşturabilecek göktaşları ile dolu atmosfer ve siz hepsinden korunuyorsunuz. Şimdi, dünya bu odadan çok daha büyük diye mi şaşkınlığa düşmüyorsunuz? Ne farkı var?..

Allah’ın rahmetinin eserlerine bakın... Hayat kaynağımız olan suyun akışkanlığının yüksek olması Rabbimizin merhametindendir. Böylece vücudumuzdaki hücrelere oksijen, besin, enerji, hormon gibi yaşam için gerekli maddeleri taşıyan kan, kılcal damarlar içinde bile kolaylıkla taşınır.

Havadaki oksijen oranının %21 olması Rabbimizin merhametindendir... Daha az olsaydı canlılar nefes almalarına rağmen boğularak ölürlerdi. Eğer %21'den fazla olsaydı en ufak kıvılcımda dünya ateş topuna dönerdi.

Tahta parçası görünümündeki tohumun içine ait olduğu canlının bütün özelliklerini kapsayan bilgileri kodlamış olması, Rabbimizin merhametindendir. Allah, toprağa atılan o cansız tohumları Falik ismiyle yarar, canlandırır ve kusursuz güzellikleri, yararlı meyveleri, sebzeleri nimet olarak bahşeder. 

Said Nursî, kainattaki tüm nimetlerin veriliş gerekçesinin, Allah’ın, yarattıklarına olan şefkat ve merhameti olduğunu söyler. O halde, Allah’ın isimlerinin kâinattaki tecellilerinin arka planında rahmet, şefkat ve merhamet bulunur. 

Tüm kâinat Allah’ın merhametiyle rahmete kavuşur, hayat bulur, aydınlığa çıkar, şenlenir. Allah Falik ismiyle karanlığı yarar, Rezzak ismiyle yarattıklarını rızıklandırır, Hafız ismiyle korur gözetir, Muhyi ismiyle can bağışlar, sağlık verir, diriltir, yaşatır, Mucib ismiyle Kendisine yalvaranların isteklerini verir, icabet eder, Müheymin ismiyle kullarını gözetir ve korur, Mutahhir ismiyle kullarını şirkten, kötülükten, manevi kirlerden temizler, Müyessir ismiyle hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştırır, dinde kolaylık verir, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemez, Müzekki ismiyle her kusur ve ayıptan kullarını temize çıkarar, Nur ismiyle Alemleri nurlandırır, istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdırır, Selâm ismiyle her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkarır, Şafi ismiyle şifa verir, Şekûr ismiyle Kendi rızası için yapılan iyi işlere daha güzeliyle karşılık verir, Tevvab ismiyle tevbeleri kabul edip günahları bağışlar.
 
O Mevlâdır; müminlerin dostudur, onlara hayır yolları açan ve onları muvaffak kılandır. Vedûd’dur; iyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdirendir. Vehhab’dır; bağışı çok olan, karşılıksız armağan edendir. Vekîl’dir; işlerini Kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin eder. O Zulcelal-i Ve’l İkram’dır; hem büyüklük sahibi hem kerem ve ikram sahibi olandır. O merhamet edendir, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturandır; O Rahman’dır, Rahim’dir.

Kâinattaki uyuma dair her soruyu tesadüflerle cevaplayanların sözleri bir delile dayanmaz, bir iddiadır ve bir ön kabuldür. Ne 'Doğa Ana'nın ne doğadaki şuursuz varlıkların ne de tesadüflerin bu akıl almaz büyüklükte kâinattaki ölçü ve dengeleri kurması mümkün. Bu ölçüler biraz farklı olsa hayat olmazdı. Tesadüfler ya da kâinattaki dört kuvvet kâinattaki ‘ince ayar’ı yapamazlar. Çünkü nesneler bu muhteşem sistemleri kurma becerisine sahip değiller. Hayatı oluşturup devam ettirme amacına hizmet eden trilyonlarca ince ölçünün tesadüfen bir araya gelmesi imkansızdır.

İnsan, milyonlarcasından yalnızca tek bir örneğe bakarak bile Allah’ın gücünü görebilir, kudretini hakkıyla takdir edebilir. Yerde ve gökte olan her ne varsa yaratanının Allah olduğunu idrak edebilir... O tek 'şey' üzerinde düşünsün yeter.

"Allah, kullarına karşı şefkatli olandır". İnsan, Rabbine ne kadar yakın olursa, O'nun isimleri üzerinde o kadar tecelli eder. Allah, Kendisine yakın olmayı içten arzulayan, azameti karşısında tevazu gösteren, gücünü gereği gibi takdir eden, itaat eden, gününü zikrine tahsis eden, şefkat ve merhamet sahibi kulunu izzetiyle korur, kendisi için karanlıkta bir nur, cehalette ilim yaratır.
"... O merhametlilerin (en) merhametlisidir." (Yusuf Suresi, 92) 







 

YORUMLAR

  • 0 Yorum