"28 ŞUBAT'IN AMACI,İSLAMİ HAYATI YOK ETMEKTİ"

Malatya Belediyesi’nin 2014 yılı kültürel etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği “28 Şubat’tan Günümüze Türkiye” Panelinde post modern darbenin Türkiye’ye verdiği zararlar anlatıldı.

"28 ŞUBAT'IN AMACI,İSLAMİ HAYATI YOK ETMEKTİ"
02 Mart 2014 - 09:55 - Güncelleme: 02 Mart 2014 - 10:50

Malatya Belediyesi’nin 2014 yılı kültürel etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği “28 Şubat’tan Günümüze Türkiye” Panelinde post modern darbenin Türkiye’ye verdiği zararlar anlatıldı.

 

28 Şubat Cuma günü Belediye Konferans Salonunda gerçekleştirilen panel’e Belediye Başkanvekili Ertan Mumcu, İl Özel İdare Sekreteri İrfan Kaya, AK Parti İl Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Yılmaz, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.

 

Saat 19.00’da başlayan Panelin Moderatörlüğünü Eğitimci Fikret Doğan yaparken, konuşmacı olarak da Sosyolog Neslihan Akbulut, Avukat Cüneyt Toraman ile Gazeteci-Yazar Nevzat Çiçek katıldılar.

 

28 Şubat’ta, Malatya belgeseli

 

Panel’de ilk olarak 28 Şubat sürecinde Malatya’da sahnelenmek istenen oyun ile ilgili kısa bir belgesel sunuldu.

 

Mumcu: Rahmetli Erbakan, kardeş kavgası çıkmasın diye koltuğu bıraktı

 

Panelin açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanvekili Ertan Mumcu, 28 Şubat’ın emperyalist güçlerin Türkiye üzerinde sahnelendiği oyunun gün olduğunu söyledi.

 

28 Şubat’ın Türk milleti üzerinde olumsuz etkiler bıraktığını vurgulayan Mumcu, “başörtüsü ile başlayan tezgahlar, başka kirli oyunlarla devam edip, seçimle iktidara gelen dönemin başbakanı merhum Necmettin Erbakan koltuktan indirilerek, halkın iradesine darbe yapılmıştır. O günleri unutmamak için bu programı düzenledik. Etnik ve mezhepsel farklılıklarımıza rağmen ortaya koyduğumuz kardeşlik ruhuyla müstesna bir il olduğumuzu düşünüyorum. Bu durum 28 Şubat’ta toplum mühendislerinin iştahını kabarttı. En büyük tahripli oyunlarından biri o dönemde ilimizde sergilendi. Ama unuttukları bir şey vardı. Zafer daima inananlarındır. Son 10 yılda Türkiye çok uzun bir yol aldı. Ne zaman güçlü olmaya başlasak aynı oyunlarla karşı karşıya kaldık. Ama izleyici olmadık. Son 10 yılda birçok alanda Türkiye’nin her metre karesini inşa ederken, Ortadoğu’dan, Kafkasya’ya, Afrika’ya, insanlığa el uzattık. Mazlumlara yalnız değilsiniz, biz yanınızdayız mesajını verdik. Bu birilerini rahatsız etmiştir. Şimdi kasetlerle, montajlarla yeni bir senaryo yazmaya çalışıyorlar. Artık zindeyiz, bu oyuna izin vermeyeceğiz. Misyonumuzun omuzlarımıza verdiği yük ile hep ileriye gideceğiz’ dedi.

 

Doğan: 28 Şubat’ın mesajları gelecek nesillere aktarılmalı

 

Panelin moderatörlüğünü yapan Eğitimci Fikret Doğan, Sevgi Şahin tarafından yazılan ve 28 Şubat anılarını anlattığı ‘Savrulanlar’ kitabından alıntılar okuyarak, darbenin toplum üzerinde bıraktığı yaraları anlattı.

 

28 Şubat sürecinin zihinlerde unutulmaması gerektiğini belirten Doğan, ’28 Şubat’ın çağrıştırdığı anlamlar ve mesajlar, gelecek nesillere aktarılmalıdır. Unutulması mümkün olmayan darbenin kirli ellerini, gençlerimizin de bilmesi gerekiyor’ dedi.

 

Akbulut: 28 Şubat süreci İslam kimliğine yönelik yapılan bir saldırıdır

 

28 Şubat’ın sosyolojik ve toplumsal boyutunu anlatan panelistlerden Sosyolog Neslihan Akbulut, o süreci acı bir şekilde yaşamış Malatya’da 28 Şubat’ı anlatmanın farklı anlamlar taşıdığını söyledi.

 

28 Şubat’ta her insanın hüzünlü anılarının olduğunu vurgulayan Akbulut, ’28 Şubat süreci Türkiye’de İslami kimliğe yönelik yapılan bir saldırı süreciydi. Ne düşündüğümüzden ziyade ne giydiğimiz önemliymiş gibi gösterilen, ülkemizi belirsizliğe sürükleyen sembol savaşı haline gelmişti.  Bizim için önceden belirlenmiş, dini kimliklerden sıyrılmış bir modernleştirme projesiydi. O dönemde yapılmak istenen, insanın hassasiyetleriyle oynayarak bir kaos ortamı oluşturmaktı. Bunun için de üniversiteye türbanlarıyla gitmek isteyen o yılların genç kızları seçilmişti. O dönemin mağdurlarından biri de bendim. Okula gidiyorsunuz ve başörtünüzden dolayı içeri alınmıyorsunuz. Temel hakkınız olan okuma yazma hakkınız meşru sebeplerle elinizden alınıyor. Buna da modernleşme diyorlardı. Bu durumu kullanarak Türkiye’de OHAL yaratılmak istendi. Başarılı da oldular. Türkiye’nin hemen hemen her yerinden başörtüsüyle başlayan olaylar oldu. Malatya’da bu oyunlar farklı organize edildi. 28 Şubat ile ilgili hiç konuşulmamış bir çok hikaye var. İslami kimliğe karşı yapılan bu saldırıların gerçeklerini şimdi daha rahat görebiliyoruz. 51 kişinin idamla yargılandığı, Hukukun olmadığı o günlerden bugünlere gelmek, Türkiye için hiç de kolay olmadı’ dedi.

 

Toraman: O süreçte laik ve anti laik çatışması başlatıldı

 

28 Şubat Sürecinde birçok davada görev alan Avukat Cüneyt Toraman ise sürecin hukuki boyutu ile darbelerin tarihini anlattı. 28 Şubat’ı tek sahneyle anlatılamayacağını belirten Toraman, Cumhuriyet dönemi ve Osmanlı döneminde de aynı geleneklerin sürdürüldüğünü söyledi.

 

Darbelerle anayasaların yapıldığını vurgulayan Avukat Toraman, ‘1961 anayasası ile 1982 anayasası aynı darbelerin ürünüdür. 28 Şubat sürecinin taşları 1990’da dizilmeye başlandı. Komünizmin yıkıldığı günlerde, Amerika dünyayı yeniden şekillendirmeye başladı. Amerika politikalarında büyük değişiklikler yaptı. Tehdit sıralamasında birinci sıraya komünizmin yerine İslam’ı koydu. Türkiye’ye de bir rol biçti. Türkiye’deki amacı İslami hayatı yok etmekti. Laik ve anti laik çatışması başlatarak insanları ayrıştırmaya başladı. Özal bu tehlikeyi önceden sezmişti. Bunun için yasal hazırlıklar yaptı. Ama yasama, yürütme ve yargı bloke edilmişti. Bu nedenle Cumhurbaşkanı olmak istedi, oldu da. Ama yapmak istediklerini yapamadı. 28 Şubat’tan önce devletin bütün kurumları Ergenekon yapısının elindeydi.  Faili meçhul cinayetler işleniyor ve bu cinayetler 28 Şubat mağdurlarının üzerine yığılmak isteniyordu. Hukukçu olarak bu gerçek katliamı gördüm. Asla mücadele etmekten vazgeçmedik. 28 Şubat’ın hayal kahramanları darbe yapmak için Amerika’dan izin istediler ama Amerika onlara farklı darbe planlarını söyledi ve gerçekleştirdi. 28 Şubat benim için süreç değil bir darbedir. Bu darbe toplumda ağır tahripler oluşturdu. Bu darbe Türkiye’de hak ve özgürlüklere yapılan son darbe oldu’ dedi.

 

Çiçek: 28 Şubat ile 17 Aralık aynıdır

 

Panelist gazeteci-yazar Nevzat Çiçek ise 28 Şubat’ın günümüze yansımalarını ve etkilerini anlattı. Darbe yapanların kolay bırakıldığını belirten Çiçek, Türkiye’deki hukuk düzeninin her insanı rahatsız ettiğini söyledi.

 

Meseleyi anlamak adına olaylara ve süreçlere toptan bakmak gerektiğini vurgulayan Gazeteci-Yazar Çiçek, ‘İnsanlar darbe tehlikesi geçti mi diye soruyorlar. Hayır, bence geçmedi. Tehlikenin geçmemesinin sebebi ise bu yapılara müsaade etmeyecek kurumsal anlayış henüz hazırlamadı. İkincisi ise Cumhuriyeti koruma ve kollamayı kendisinde gören insanların aynı eğitim metoduyla yetiştiriyor olmalarını değiştirememesi, bu tehlikenin halen devam ettiğinin birer somut örneğidir.

 

28 Şubat ile 17 Aralık aynıdır, evet darbedir. Öz be öz darbedir. Bir darbenin darbe olması için mutlak suretle sıkıyönetim uygulanmasına gerek yoktur. Seçilmiş iktidarların düşürülmesi noktasında demokratik olmayan her yöntem darbedir.28 Şubat mühendislik halidir. 28 Şubatın yarattığı travma halen devam ediyor. 28 Şubat’ın bittiğini toplum önünde gerçekten hesap verdiği, 28 Şubat mağdurlarının dışarı bırakıldığı ve anayasadan aldıkları güçle darbe yaptıkları, eğitim sistemlerinin ve kendi yarı mensuplarının ve başka paralel kısımlarının bir şekilde yok edilmesiyle tehlike ortadan kalkar’ dedi.

 

Başkanvekili Mumcu, panelistlere kayısı ve çeşitli hediyeler verdi

 

Panelistler panelin son bölümünde vatandaşların sorularını cevaplandırırken, Başkanvekili Ertan Mumcu panelistlere kayısı ve çeşitli hediyeler takdim etti.

YORUMLAR

  • 0 Yorum