'Terörle Mücadelede Fırat Kalkanı ve Türkiye' konulu panel yoğun ilgi gördü

Battalgazi Belediyesi, Milli Türk Talebe Birliği ve Battalgazi Kaymakamlığı tarafından düzenlenen ‘Terörle Mücadelede Fırat Kalkanı ve Türkiye’ konulu panel yoğun ilgi gördü. Panelde, Fırat Kalkanı Operasyonu’nun Türkiye için önemi ve gerekliliği üzerinde duruldu.

'Terörle Mücadelede Fırat Kalkanı ve Türkiye' konulu panel yoğun ilgi gördü
21 Mart 2017 - 10:32 - Güncelleme: 21 Mart 2017 - 22:52

Battalgazi Belediyesi, Milli Türk Talebe Birliği ve Battalgazi Kaymakamlığı tarafından düzenlenen ‘Terörle Mücadelede Fırat Kalkanı ve Türkiye’ konulu panel yoğun ilgi gördü. Panelde, Fırat Kalkanı Operasyonu’nun Türkiye için önemi ve gerekliliği üzerinde duruldu.

Battalgazi Belediyesi, Milli Türk Talebe Birliği ve Battalgazi Kaymakamlığı tarafından düzenlenen ‘Terörle Mücadelede Fırat Kalkanı ve Türkiye’ konulu panel, Battalgazi Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda gerçekleştirildi. Panele, AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, AK Parti İl Başkanı Hakan Kahtalı, Malatya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Vahap Boztepe, İşkur İl Müdürü Vahap Toman, AK Parti Battalgazi Merkez İlçe Başkanı Osman Güder, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Ali Evren, Eğitim-Bir-Sen Malatya Şube Başkanı Kerem Yıldırım, Hukukçular Derneği Malatya Şube Başkanı Av. Necati Karabay, bazı kamu ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Milli Türk Talebe Birliği Başkanı Mehmet Sağdıç, Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma dikkat çekerek, “Etrafımız kuşatılıyor. Tarih tekerrür ederken, tarihe şahitlik ediyoruz. Asırlar önce batı emparyalizminin yerine Haçlı birlikleriyle vatanımızda boğmaya çalışanlar, Post modern dönemde kurdukları birliklerle, sömürünün ve tacirliğin en mikro seviyesinde, en aşağılık metotlarla yeniden devreye koruyorlar. Milletleri var eden tüm değerleri, millet olmamış bir birlikle uygulamaya çalışırken, tarih hafızamız bize birçok hadisenin muhasebesi yapılması gerektiğinin sinyallerini veriyor” dedi.

Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’da, teröre karşı birlik olmak gerektiğini belirterek, “Terör hadisesi ülkelerin tarihinde önemli bir yer tutan ve mücadele noktasında da önemli maliyetler getiren sonuçlar doğurmuştur. Teröre Araplar tehtiş, biz anarşist, Avrupalılar ise terörist diyebilir. Netice itibariyle zora dayanarak halkın değerlerinin yerine, kendi düşüncelerini egemen kılmak için her türlü yolu mubah sayan bu insanların ülkemizle tanışması konusunu kısaca değerlendirmekte fayda vardır. Ülkemizde özellikle 1967’den sonra başlayan Türkiye’ deki terör hareketleri günümüzde PKK, PYD ve DAEŞ gibi terör örgütleriyle ilgili zamanla vatandaşımızın nezdinde ‘Çözümsüzlük Çözüm müdür? Yıllar boyunca cereyan eden hadisenin bir yerde çözülmesi gerekir. İnsan ne ise devlet odur. İnsanı yaşatalım ki devlet yaşasın. İnsanın biyolojik özelliklerine baktığımız zaman insanın vücudunda sürekli mikroplar oluşur. Vücut ne zaman zayıflar ise o mikroplar harekete geçer. Devletler de insanlar gibidir. Devletler zayıfladıkları zaman, hangi devlet olursa olsun anarşist ve teröristler faaliyete geçer. O devletin istikbal ve istiklaline kast etmeye çalışır. O yüzden ülkemizin sürekli güçlü olması lazım. Kaldı ki bu coğrafya çok pahalı bir coğrafyadır. Bin 300 yıldır bu coğrafya da temayüz etmiş Türk Milleti’nin ilelebet payidar olması noktasında, devamlı zinde ve güçlü olmamız gerekir” diye konuştu.

AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin ise, “Malatya’nın geçmişteki bir takın sıkıntılı dönemlerde göstermiş oldukları o duruşu ben çok iyi biliyorum diye ifade etmişlerdi. Ben Allah hepsinden razı olsun diyorum. Malatyalımız alevisiyle,  sünnisiyle,  Türkü’yle, Kürdü’yle - sağcısıyla, solcusuyla bu vatana karşı uzanan odakların yapmış oldukları girişimlerde hep böyle başarısızlığa ulaştırmışlardır. Malatya doğunun batısında, batının doğusunda olan stratejik bir öneme sahip ender illerimizden birisidir. Malatya’mız hamdolsun bugüne kadar hiçbir zaman düşman çizmelerine muhatap olmadı. Onun da ötesinde içimizde ki bazı nifak tohumlarının Malatya’da yeşermesine imkan vermeyen bir yapıdayız. Buraya ne PKK girebildi, ne FETÖ’nün şahit olduğumuz uzantıları girebildi, ne de daha önceki bir takım böyle vahşet senaryolarının sergilenmiş olduğu terör gruplarının Malatya’da at oynatamadıklarını gördük. Bunların da temelinde Malatyalılarımızın göstermiş oldukları şahsiyetli duruş var” dedi.

Milletvekili Şahin’in konuşmasının ardından panele geçildi. Başkan Gürkan’ın da konuşmacılar arasında yer aldığı panelin moderatörlüğünü Gazeteci Yazar Nevzat Çiçek yaptı. İslam coğrafyasında 4 aşamalı bir çatışma ortamı olduğuna dikkat çeker Gazeteci Yazar Nevzat Çiçek, “Bugün İslam coğrafyasına baktığımızda 4 aşamalı bir çalışma ortamı görüyorsunuz. Ya Müslümanlar birbirlerini mezhebe karşı mezheple öldürüyor,  ya Müslümanlar coğrafya ya karşı coğrafyayla öldürüyor, ya Müslümanlar ılımlı İslam’a karşı radikal İslam’la birbirlerini vuruyor ya da Müslümanlar ırk üzerine birbirlerini vuruyor. Ne demek istiyorum, mezhebe karşı mezhep sadece Sünnilik ve Şiilik üzerine bir çatışma ortamımı hayır. Sünniliği de kendi içinde çatıştırıyor Şiiliği de kendi içinde çatıştırıyor. Dolayısıyla bunun sonucunda biz nereye gidiyoruz dikkat edin bugün İslami camiaların ki Malatya bu camiaların en güçlü olduğu, en iyi bedellerin ödendiği, meydanların en zor zamanlarda doldurulduğu bir şehir. Hepimizin şikayeti ne ile başlıyor? Biz yavaş yavaş acaba nereye doğru gidiyoruz? Neleri kaybediyoruz?  niye böyle olduğu sorusuyla tamamlanıyor. Aslında bu projenin Türkiye ayağını biraz sonra uzmanları çok rahatlıkla anlatabilirler ama Türkiye’nin şu avantajını görmemiz lazım. Bazı ülkeler vardır siz isteseniz de, istemeseniz de rol modeldir, umuttur. Ve siz bunları oradan aldığınız zaman o rol model meselesinin umudunu yerle bir edersiniz. Şimdi Türkiye tam böyle bir konuma oturdu” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin bir model olduğunu belirten Gazeteci Yazar Çiçek, “Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor. Ve eğer size karşı bir şey yöneliyorsa, Sizden bir şey istiyorsa bilin ki siz bir değer taşıyorsunuz. Dolayısıyla bu taşıdığınız değerlerin ne olduğu sorusu bu topraklardır. Bu topraklardan çıkacak olan bir ruhun orta doğuyu sarmalaması, orta doğu üzerinden dünyaya bir umut olması kaçınılmaz. Neden kaçınılmaz çünkü biz dünyanın çok farklı yerlerini hepimiz geziyoruz. Hamdolsun bunun bir model olduğunu bilmemiz lazım. Siyasete girmemek için çok direneceğim ama, bu örneği vermem gerekiyor.  1999’da ve 2000’lerde hatırlayın Türkiye 1 milyar dolar IMF’den alıp işçi maaşlarını, memur maaşlarını ödemek için günlerce kuyruk bekliyordu. Sene 2016-2017 hamdolsun bu topraklardan 130 ülkeye giden hayrın, zekatın,  sadakanın miktarı  7 milyar dolar.  Bu 20 milyar doların oluşturduğu umudu gördüğünüzde, o etkileşimi gördüğünüzde, bu insanlarla teması gördüğünüzde, siz gerçek İslam’ı da anlatabilirsiniz” dedi.

Güvenlik Danışmanı ve Yazar Mete Yarar’da, Fırat Kalkanı Operasyonu’na dikkat çekerek, “Fırat Kalkanı konusunda yaptığımızın sonuçlarını göreceğiz. Artık karşılaştığımızın işin adı terör değil. Karşımızda terörü kullanan devletleşmeye doğru giden örgütlerle uğraşıyoruz. Bugün PKK’nın uzantısı olan PYD neredeyse Suriye’nin üçte birini yönetiyor. 50 bine yakın silahlı adamı içinde barındırabiliyor. ABD, Rusya ve diğer ülkelerle işbirliğine girebiliyor. Onlarla ortak hareket edebiliyor. O zaman adını terörist koyabilirsiniz. Uyguladığı yöntemleri terör olarak nitelendirebilirsiniz ama, artık bizim terörle mücadele etmediğimizi anlayalım. Bizim uğraştığımız konu bir beka mücadelesi. Bu adamların yapmak istedikleri, bize bir konuda dayatma yapmak değil, elimizden her şeyimizi almak. Vatanı altımızdan halı gibi çekmek. Çektiklerinde ne namusumuz, ne paramız, pulumuz, ne de canınızım kalmayacağı ortamı yaratmak. Bazen arkadaşlarımızdan bazıları ‘ben uzaktayım mesela ben Tekirdağ’dayım” diyor. Erzurum’da ya da Antep’teyim diyor. Olaya çok da yakın değilim, yani bana gelmez’ diyor. Bende şunu söylüyorum hepsine. Hakkari’nin Irak sınırındaki bir çakıl taşını verdiğinizde Tekirdağ’da kimse kalmaz. O çakıl taşını verdiğinizde aslında her şeyi kaybedersiniz. O çakıl taşının mücadelesi yapılıyor şu anda. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ısrarla söylemek istediği şeyde bu. 15 Temmuzdan önce dedi ki; ‘bu örgüt silahlı örgüttür. Bu örgüt PKK’dan daha da tehlikeli bir örgüttür. Bu örgütün mücadelesi Tayyip Erdoğan değil, bu ülke ile uğraşıyorlar’ dediğinde her kes abarttığımızı söylüyordu. Bakın bugünde Cumhurbaşkanı şunu söylüyor. Bugün yaşadıklarımız bir asimetrik savaş, bakın sayın Cumhurbaşkanı artık terör demiyor, Asimetrik Savaş diyor. Vekalat savaşıdır diyor. Asimetrik yani gayri nizami savaş diyor. 4. nesil diyor. Artık davaları yalnızca bir bölgeyi almak değil, ülkenin tamamına göz koyduklarını söylüyor. Bakın şöyle bir seçeneğimiz yok. Hani diyorlar ya ya çıkacağız ya batacağız. Bu ülkenin insanları hiç bunları kullanmadılar. ‘Ya çıkacağı, ya çıkacağız’ diyen insanlar ayakta kalır bu dünyada. Bu ülke hiçbir zaman batmayı düşünmez. Bakın batmıyoruz ama öyle bir güç kaybettiriyorlar ki bize bakış açımızı kaybettiriyorlar. Fırat Kalkanı’na isim koymak istiyorsanız gelin hep beraber şöyle koyalım. Kime verdiler vekaletleri? FETÖ, PKK, uzantısın PYD, DAEŞ, üç tane örgüte vekalet verdiler. ‘Benim adıma Türkiye ile savaş. Öyle bir hale getir ki burada yapacaklarınız biz geldiğimizde, önümüzü açsın’. Fırat Kalkanı vekaletle savaştır. Vekalet verilen adamlarla savaşmaya gittik Fırat Kalkanı ile. Terörle mücadeleye gitmedik. Vekalet verdikleri adamların parmaklarını kırmaya, kol ve bacaklarını kırmaya gittik. İlkini kırdık bu DAEŞ’ti. Topraklarımıza her gün ateş eden bir örgütle uğraşmıyoruz artık. İkinci hedefimiz PYD’nin sınır hattımızda olmamasıdır’ dedi.  

Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar’da, Fırat Kalkanı’nda devletin kritik bir karar verdiğini belirterek, “Devletin aklı çok kritik bir karar verdi. Ve aşağıya doğru ineceğiz dedi. 20 kim aşağıya doğru indiğimiz andan itibaren de sahada kızılca kıyamet koptu. Sadece sahada değil Uluslararası siyasette, diplomaside ve kamu diplomasi alanında tam anlamıyla bir kızılca kıyamet koptu. Biz hiç bir olgunun veyahut ta hiç bir devletin karşı karşıya kalmadığı bir etki ile karşı karşıya kaldık Fırat Kalkanında. Hem YPG, PKK ile hem DAEŞ ile eş zamanlı savaştık resmen. Bu terör değildi kesinlikle. Terörün ve konvansiyonel savaşın çok daha ötesinde, bambaşka bir etki ile karşı karşıya kaldık. Yani tam anlamıyla bir hibrit terör ile vekaletler savaşıyla karşı karşıya kaldık. Musul çuvalının ağzını açık bıraktılar, Musul’dan çıkan teröristleri biz baktık karşımızda gördük. Rakka operasyonunu durdurdular. Rakka operasyonun durdurulması ile beraber o alanlarda serbest kalan DAEŞ’lileri karşımızda gördük. DAEŞ’liler ellerini kollarını sallayarak gittiler. Kendilerine bırakılan 48 tane zırhlı araç işleme tankların dahil olduğu ve 450 tane güdümlü roketini alıp Bab'a getirdiler. 800 tane sadece DAEŞ’li girdi Bab'a. Şimdi bunla beraber hem rejim YPG arasında, hem YPG-DAEŞ arasında sürekli toprak değişimleri oldu. İŞİD ile mücadele ediyoruz,  fırsatçı PKK, İŞİD’çinin topraklarını ele geçiriyor. PKK ile mücadele ediyoruz DAEŞ ele geçirdi. Ve bütün bu fotoğraflar hepsi bir araya gelince bambaşka bir gerçek ortaya çıktı. İç sahada YPG ve PKK ile mücadele etmiyoruz. Onların arkasına saklanmış koskoca iradelerle mücadele ettik. Bu anlamda Fırat Kalkanı’nın ortaya koymuş olduğu başarı muazzamdır” diye konuştu.

Panelde son olarak panelistler tarafından izleyici sorularını yanıtlandı.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum