ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Organize Kötülük

19 Nisan 2020 - 18:03

Dünya menfaatler doğrultusunda bir mücadele yeri değil aslında. Özellikle bugün; gözle göremediğimiz bir düşmana karşı savaşırken, hiç değil. Ama ülkemizde bir kesim, dün olduğu gibi bugün de açıkça bir fitne ortamı oluşturuyor. Asparagas/yalan haber ve resimler, yazılı ve görsel medyada, sosyal paylaşım sitelerinde devlet kurumlarına itibar cellatlığı amacıyla kasıtlı olarak yaygınlaştırılıyor.

Ülkemiz provokatif/yalan haberlerin yaygınlaştırılması, sinsi plânlar ve algı operasyonları yüzünden birçok kez acı olaylar yaşamıştı oysa.

Beğenmediğimiz her şeye muhalif olabilir, her şeyi eleştirebiliriz; bu demokratik hakkımız. Ancak yapıcı olmayı, demokrat olmayı sindiremiyor kimileri. Bazen öyle cümleler görüyoruz ki, “bunu düşman yapmaz” diyoruz ama kalplerindeki düşmanlığa düşmanlık edemiyor ve hep yapıyorlar.

Covid 19 salgını başladığında dedim ki, “Bugün olmaz, bugün yapmazlar”. “Oturduğu yerden ahkâm kesip fitne fesat üreten, olumsuzluğu destekleyen, depremden, çığdan hatta şehitlerimiz üzerinden siyasi rant çıkarmaya çalışan, doğruluğu ispatlanmamış ve uydurulmuş bilgilerle toplumu manipüle eden, iftiralarla karalama kampanyası oluşturma çabası içinde olan, etki ajanı rolüne soyunan gazeteciler, haberciler, siyasetçiler ve kimi sosyal medya hesapları, kimi Whatsapp grupları bugün yapmaz” dedim. “Bugün birlik olup ortak düşmana karşı birlikte mücadele ederiz” dedim ama yok, olmuyor. Anladım ki hüsnü zan etmişim.

‘Koca koca’ devletler maske savaşları verirken, yaşlı hastaları ölüme terk ederken, ülkemiz her dönem olduğu gibi bugün de insani dayanışma, tarihi bağlar, bölgesel ve küresel sorumluluk adına tek başına bir sorumluluk gösteriyor. Bu anlamda örnek gösterilebilecek tek ülke. Küresel vicdanın kalbi Türkiye’de atıyor.

Bu yazıyı yazana kadar Avrupa'dan 32, Afrika'dan 27, Asya'dan 25, Amerika'dan da 9 ülke bizden yardım ve işbirliği talebinde bulunmuştu. Bunların büyük çoğunluğunun talebi karşılandı, karşılanıyor. Tüm bunlara rağmen, "kötüyüz, çöktük, bittik" diye bağırıyor kötüler.

“Kötüler” diyorum; bizden yardım talep eden ülkelerin gazetelerine ülkemizin kara propagandasını yapan, her hizmeti olumsuz yönde eleştiren, sabote etmeye çalışan, olumlu konuşanı adeta linç eden, sosyal terör estiren kişiler kötüdür. Türkiye’nin dünyada güven ve itibarını kaybetmiş bir ülke olduğu iftirasını atan kötülere inat, biz bu süreçten Allah’ın izniyle daha da güçlenerek çıkacağız.

Medya/sosyal medya büyük bir silah ve bu silahı bugün de salgın üzerinden üzerimize doğrulttular, yazıklar olsun! İyi organize olmuş bir hareket bu; sistemini sürdürebilmek için her türlü tedbiri alıyor. Toplumun her kesiminden birbiriyle çıkar ilişkisi bulunan binlerce kişiyi kapsıyor. Aralarındaki çıkar ilişkileri, genellikle millî ve manevî değerlere karşı duydukları düşmanlık, paylaştıkları felsefe ise ortak yönleri. Kötü bunlar. Organize kötü. 

Hemen her gün, bir hatta birkaç yeni yalanla gündem oluşturan, millete korku salmaya çalışan, iftiralar atan, oyun oynayan, taktik geliştiren, iş çeviren bu insanlarla birlikte yaşamak zor. Tiyatro sahnesi gibi adeta... Nefes almadan yalan söyleme üzerine kurulu bir oyun izliyoruz.

Kötüler aslında tedirginlik ve endişe içindeler. Bunun nedenlerinden biri kurdukları sistemin ne denli çürük dengeler üzerinde olduğunu biliyor olmaları. Bu kişileri yanıltan, örgütledikleri kötülükleri uygulamaya geçirdikleri halde, karşılığını hemen almamaları. Ama bir gün, bir şekilde, yaptıkları kötülüklerin hesabını verecek olma ihtimali onların sıkıntı duymalarına sebep oluyor. Nimetlerle şımarıp azgınlaşan, çıkarları ve siyasi rant için gözleri kapalı her türlü kötülüğü yapabilen bu kişiler bugün tükendiklerini fark ettikçe daha da azgınlaşıyorlar. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Yeni Dünya Düzeni’nden söz ediyor. O, “Bu düzende yerimizi alacağız” derken, kötüler sığ tartışmalarla, yalan ve iftiralarla gündemi meşgul ediyorlar.  Bu ne tür bir eziklikse?

İletişim Başkanı Fahrettin Altun şunları söylüyor; “Salgınla mücadelemizi nasıl virüs topraklarımıza ulaşmadan önce tüm senaryoları ayrı ayrı çalışarak planladıysak, salgından sonra nasıl bir dünya kurulacağını ve uluslararası sistemin nasıl dönüşümler geçireceğini de bugünden düşünmemiz gerek.”

Ancak küçük kafalar ideolojik körlükleri yüzünden tablonun tamamını görmüyor ya da görmezden geliyorlar.

Kısacası; vatanını milletini samimi seven iyiler birlik olmalı. Birbirine güven duymalı. İnsanın önce Allah’a ve sonrasında devletine güven duyması heyecan verici. İnsan o zaman acıyı da belâyı da kabul ediyor, her çileye, her zorluğa göğüs geriyor, asla umudunu kaybetmiyor. Vicdanımızı diri tutup, zorluklara birlikte göğüs germeye ve bu ‘sarp yokuş’u hep birlikte aşmaya talibiz. Devletimizin yanında olalım, birlik olalım, Allah’ın izniyle başaracağız!

Onların gizli toplantılarının çoğunda hayır yoktur; sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi isteyen olursa başka. Kim de bunları, Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa ona büyük bir ödül vereceğiz. (Nisa Suresi, 114)

YORUMLAR

  • 0 Yorum